Yunanistan'ı uçururuz

Yunanistan'ı uçururuz

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “Türkiye ile Yunanistan birbirini turizm açısından öyle muazzam tamamlayıcı özelliği var ki. Yunan...

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “Türkiye ile Yunanistan birbirini turizm açısından öyle muazzam tamamlayıcı özelliği var ki. Yunan adasına gelen Efes’e geçebilsin, Efes’e gelen Yunan adasına geçebilsin, ihya olur Yunan turizmi. Türkiye’de öyle bir uçak ağı var ki uçurur Yunanistan’ı. Şimdi Yunanlıların da bize gelmesinin zamanı” dedi. İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Yunanistan’daki ekonomik krizin Türkiye’ye zarar veremeyeceğini fakat, Türkiye’nin Yunanistan’a büyük katkılarının olabileceğini belirterek, “Biz krizden sonra gittik Yunanlı dostlarımızın kapısını çaldık. Tuttuk bankalarımızı sattık. Şimdi de onlar bütün sınır kapılarını açabilir. Çünkü, Türkiye ile Yunanistan birbirini turizm açısından muazzam tamamlayıcı özelliği var” dedi. Turizmle toparlanır Ersin Özince, İşbank Gmbh’nın Sofya şubesinin açılış sonrasında sorularımızı yanıtlarken, Yunanistan’a dönük önerisini şöyle anlattı: “Yunan adasına gelen Efes’e geçebilsin, Efes’e gelen Yunan adasına geçebilsin ihya olur Yunan turizmi. Bugün Türkiye’de öyle bir uçak ağı var ki uçurur Yunanistan’ı. Yunanistan turizmle çok rahat toparlar. Turizmin istihdam yaratma kapasitesini görüyoruz. Şimdi tam Yunanlıların da bize gelmesinin zamanıdır. Gelip bizi davet etsinler.” Sermayedar yapı lazım Bankacılık sektöründe yönetim ve hissedarın devamlılığınının önemine dikkat çeken Ersin Özince, bugün bazı bankaların ‘Benim patronum kim olacak?’ diye endişelendiğini vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yönetimin devamlılığı o kadar önemli ki. Bir banka düşünün bir Japon yatırımcı ile konuşuyorsun öteki uçta Rus yatırımcı ile. Ertesi gün ne yapacaksın? Selam mı vereceksin, kadeh mi kaldıracaksın. Biz genel müdür değiştiriyoruz banka kaldığı yerden devam ediyor. Bizim çalışanların vakfının parası bugün benim diyen banka sermayedarından fazladır. Bankacılığa İş Bankası gibi sermayedar yapısı lazım. Çalışanı küçümsemeyelim. Çalışan sahip olamaz deniyordu. Şu anda bizim çalışanların vakfının nakit parası benim diyen banka sermayedarından fazladır. Bankacılıkta yönetim ve hissedarın sık sık değişmesi de risklidir. Düşünebiliyor musunuz, satılığa çıkartılmış bir banka olun. Eleştirmek anlamında söylemiyorum. Yarın yeni patron, yeni yönetim kurulu başkanı gelecek. Bulgaristan’a kredi vereceksin mesela. Adam gelecek ‘iyi yapmışsın ama benim için birinci piyasa değil neden verdin’ diye sorabilir.” Büyük-küçük ayrımı doğru değil Büyük banka-küçük banka ayrımını doğru bulmayan Özince, büyüklerin küçükleri ezdiği görüşlerine de katılmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Bizim grubumuzda yıllarca büyük bankalar da küçük bankalar da oldu. Herkesin hedef kitlesi farklıdır. ‘Biz küçük kaldık, Büyükler bizi ezdi:’ Hiç alakası yok. Yıllarca Dış Ticaret Bankası yönetim kurulu üyeliği yaptım. Hareket kabiliyeti, aktif ve sermaye karlılığı çok daha yüksekti. Mühim olan işe kaç para koyuyorsunuz. Serbest piyasa ekonomisinde böyle şeylerin lafı olmaz. Kaç para koyarsan, ne kadar sermaye koyarsan o kadar pazar payı elde edersin. Durduk yerde küçük veya büyük olunmaz ki. Adım adım.” BBDK, yeri gelir ‘Şube açma’ der, bu iyi yönetimdir Ersin Özince, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) banka bazında değerlendirmelerde bulunmasının da yadırganmaması gerektiğini kaydederek, şöyle konuştu: “Gereken bankaya büyüme denmesi normal. Öyle olması lazım. Siz bakarsınız otomobile bu otomobilin kilometre saatinde 120 yazıyor, bu 130 yapamaz ama 240 yazana da tamam kardeşim sürat sınırını kaldırıyorum bırak gitsin dersiniz. Sadece kredide de olmaz mevduatta da olması lazım ki BDDK’da bunu yapıyor. Sadece bankaların kredisine mevduatına bakmıyor her şeyine bakıyor. Yeri geliyor şube açma diyor. ” İki keçiyi gütmeye başladım, Ziraat Odası’na kaydoldum Genel müdürlüğü bıraktıktan sonra her sabah 08.00-08.30 arasında bankada olduğunu söyleyen Ersin Özince, şunları anlattı: “Eşim ‘ne işin var 8.30’da’ diyor. Sabahleyin gidip müzik dinliyorum, kanaryamı dinliyorum. Onlar da (İş Bankası Genel Müdürür Adnan Bali’yi kastediyor) çalışıyorlar. 2 keçim var. 2 keçiyi de güdüyorum dikili ağacım da var. Günde 1 litre süt veriyor aşağı yukarı. Moldov keçisi. Bir ahbabımın boğazda bir evi var, dedi ki  ‘Benim 8 keçim var, al birini başa çıkamıyorum.’ Oradaki bekçiye sordum bunlar ne keçisi diye.  ‘Moldova’dan gelmiş’ dedi. Moldova’dan minibüs geliyormuş onunla gelmiş. Ziraat odasına kaydoldum. Hayvan barınağı ve küçük çaplı bir çiftlik yapmaya çalışıyorum. Ayrıca. Terkos tarafında tarla aldım. Arpa ve yulaf ektim yem için.” Bilim adamına, bankacıdan az para verirseniz olmaz Türkiye’nin üretmesi, yatırım yapması, istihdam yaratması, katma değerli ihracat yapması ve refah transfer etmesi gerektiğine işaret eden Ersin Özince, “Türkiye gibi ülkelerin geleceği nüfusuna global rekabete uygun refah yaratabilmesidir. Sadece mevcut büyüme oranlarının değil büyüme kalitesinin de çok büyük önemi var. Sadece zenginlikle refah olmuyor. 2-3 ay önce Dünya Bankası Başkanı Türkiye’ye gelmişti oturduk bir grup tartıştık. Herkes Türkiye’de en önem verilmesi konunun eğitim olduğu konusunda mutabık kaldı. İşlerimize katma değer için Ar-Ge lazım, Ar-Ge için kaliteli üniversite ve bilim adamı lazım. Bilim adamına kalkıp bankacıdan az para verirseniz olmaz” dedi. (Hürriyet)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.