Tarafsız duruş

Tarafsız duruş

“Efendim, o darbe kötü idi, fakat şu darbe iyi idi. O bir tarafı törpüledi ise diğeri de öteki tarafı. Aynı hizaya getirmek için darbe şarttır, askerin...

“Efendim, o darbe kötü idi, fakat şu darbe iyi idi. O bir tarafı törpüledi ise diğeri de öteki tarafı. Aynı hizaya getirmek için darbe şarttır, askerin asli amacı da budur, devletten bunun için maaş alır.” Savunma niteliğindeki bu ifadeleri duyuyoruz ve haklı olarak darbe yanlılığı tanımı üzerine düşünüyoruz. Milli iradeyi, milletin kendini yönetmesini önemseyenler için; darbe darbedir, tarafı, çeşidi ne olursa olsun. Halkı, milleti, tanklar ile ürkütme, korkutma ve boyun eğdirmeyi amaçlar. Daha açık olarak, darbe, silahlı kuvvetlerin, silahsız olan halka karşı orantısız güç kullanımı ile zoraki yönetim arzusudur. Bunu savunanlar sözlerinin devamında; “gözaltına alınanlar içinde imzalı kitapları olanlar var, ekranlarda programlar yapanlar var. Yargılamalar, muhalifleri susturmaya yönelmiş durumda” diye iddia ederken unuttukları hususlara gelince… Gerçekte,  hiçbir hukuk devletinde, kitap yazıp üzerine imza atınca,  TV programı yapınca veya meşhur gazeteci olunca, eğer ortada bir suç varsa, bunun örtülebileceği, görmezden gelinebileceği sonucu çıkmaz. Ve hatta tam aksine, eşitlik ilkesine uygun olarak, meslek hiçbir suça dokunulmazlık sağlamaz hukuk devletinde. Gazeteci, yazar, savcı, polis adam öldürmüş olsa yargılanamayacağını iddia etmek nasıl bir eşitsizlik ise, yargıdaki konular ile ilgili olarak ünlü-ünsüz konusunu malzeme yapmakta bir o kadar aykırı olur. Yargı karşısında herkes eşittir. Ünlü-ünsüz, güçlü-güçsüz, meslek gibi bir ayırımı mağduriyet konusuna bağlayarak, arkasına sığınmak, din-inanç istismarı gibidir. Yargıya intikal eden konu üzerinde herkesin kendince bir iç görüşü olabilir. Bu doğaldır, herkes yaşadıkları, inandıkları, mücadelesi ya da umutlarınca yorumlar yapabilir. Ancak bu fikirlerini, kürsülerden, köşelerden, ekranlardan halkı etkiler, özellikle de yargıyı etkiler türden olursa bunun adı ve anlamı değişir. Yargı üzerinden siyasete değin uzanır. Gerçek mağdura sahip çıkma, mazlumu korumak için yön gösterici, vicdandır. Yargının soruşturmalar kapsamındaki işleyişine feryat-figan etmek, halk gözünde bu kişileri mağdur gibi göstermek, toplumda sahte bir vicdan yaratmak amacında olabilir. Bu konuda, darbe ve terör örgütü iddianameleri üzerinden üniversite kürsülerinden “Türkiye’nin Siyasi Yapısı” başlıklı konular altında yorumlar yapanlar, gençleri etkileyen genç yaşlı bilim adamları, iddianameleri beğenmeyerek, liberallik sıfatı arkasında taraf yorumlarda bulunuyor ise, niyet yine etkilemektir, yandaş-candaş medya hizmetine eşlik etmek, kardeş olmaktır. “Son tahlil”lerinde ise “bu davalardan sonuç çıkmaz, davalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönecektir” beyanında bulunarak niyet okuyan yandaşlar, bilim adamlığı görevini bırakıp sözcü durumunda bulunduklarını ise göremez olurlar. “Nasıl olsa bir sonuç çıkmayacaktır” analizlerindeki yön verme veya “bir şey biliyorum da söylüyorum, sonuç nafile” türünden açıklamaları, evrensel yargılama ilkelerine ters düşer. Hem o kadar arifler, bunu, bilim adına kullansalar daha faydalı olurlar… Yargının karar verdiği veya vereceği bu hassas konularda, bilim adamlarımızın muhalefet edası ile seslenmek yerine tarafsız duruş sergilemeleri beklenir. Bütün bu konular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gider mi, gitmez mi, yargılamalar kısa sürede sonuçlanır mı, derinleşir mi, bunu bize sadece zaman gösterecektir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.