Ekrem Özdemir

Ekrem Özdemir

OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA SULTAN İBRAHİM DÖNEMİ -2-

OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA SULTAN İBRAHİM DÖNEMİ -2-

Kıymetli okuyucu, geçen haftaki yazımızda belirttiğim gibi IV. Murad’ın şehzadelerinin küçük olması pek tabii olarak Sultan İbrahim’i Osmanlı tahtının tek varisi yapmıştı. Bunda validesi Kösem Sultanında büyük payının olduğu bir gerçektir. Bu konudaki seri yazımınız ikincisini beğenerek okuyacağınız ümidiyle takdim ediyorum.

Vezir-i Azam Kemankeş Kara Mustafa Paşa:

Sultan IV. Murad’ın ve Osmanlı sarayında yönetim kadrosunun etrafını sarmalayan menfaat şebekeleri değişik metotlarla birer birer ortadan kaldırılmaya başlayınca ve bunların en azılıları da Silahtar Mustafa Paşa olunca Valide Sultan ile Vezir-i Azamın arası da iyice açılmıştı. Bu arada sarayın harcamaları zapt u rabt altına alınarak bütçede iyileşmelerin sağlanması aynı zamanda fiyat istikrarı ve ayarı düşük paranın tekrar eski haline döndürülmesi yani işlerin yoluna konulmasından dolayı Kemankeş Mustafa Paşa için tehlike çanlarını da çalmaya başlamıştı. Zira bu istikrar durumundan her ne kadar halk memnu ise de entrika düşkünü bazı saray çevreleri hemen faaliyetlerine başlamışlardı.

Nasuh Paşa Zade Hüseyin Paşa Meselesi:

Nasuh Paşa, dönemin vezirlerindendi. Oğlu olan Hüseyin Paşa, Nasuh Paşazade ismiyle anılarak Osmanlı Devleti’nin Erzurum Beylerbeyi görevlerinde bulunuyordu. Mesele şu ki, eskiden beri uçlarda bulunan Beylerbeylerine işleri hızlı görülmesi için padişah adına tuğra çekme yetkisi verilmişti. Daha sonraları bu hal o kadar istismara açık bir hale geldi ki keyfilik diz boyu oldu. Bunun üzerine Vezir-i Azam Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın tavsiyesi üzerine bütün serhat valilerine gönderilen padişah fermanında bundan böyle serhat valilerinin padişah adına tuğra çekemeyecekleri kesin bir emirle bildirilmişti.

Bu emri alan Erzurum Beylerbeyi bulunan Nasuh Paşazade Hüseyin Paşa, sadrazamın ağzıyla gönderilen bu fermanı kabul ve itaat etmeyerek:

Tuğrakeşlik bana mirastır, ben Veziroğlu vezirim ve tuğra çekmeyi bana merhum Sultan Murad verdi. Senin Paşa bir Arnavut’tur bu tuğrakeşliği bana çok görmesini gerektiren nedir ki, bu fermandan padişahın haberinin olduğunu zannetmiyorum, bu tuğrakeşliği men etmek sadrazamın işidir” diyerek kendisine giden fermanı tanımadığını söylemişti.

Bunun üzerine meydana gelebilecek bir isyanı önlemek için Hüseyin Paşa’ya Halep valiliği verildi. Ancak daha sonra da azledildi, fakat azli kabul etmeyen Hüseyin Paşa padişahın emriyle Sivas eyaleti kendisine tevcih edildi ve şayet bunu da kabul edip gitmezse üzerine kuvvet gönderilmesi de padişahı tarafından tembih edildi. Hüseyin Paşa, Sivas yolunda vazifesine giderken aynı zamanda Sivas valisi bulunan Kör lakaplı Hazinedar İbrahim Paşa’ya da Hüseyin Paşa yolda Sivas’a valilik görevi için geliyor, ne suretle olursa olsun yakala ve hakkından gel diye de emir verildi. Ancak İbrahim Paşa bu muharebeden başarı sağlayamadan öldü.

Bunun üzerine Hüseyin Paşa, emrindeki kuvvetlerle Sivas’a girmeyerek sadrazamla davam vardır diyerek İstanbul’a doğru hareket etti. Bütün bu yürüyüş esnasında sadrazama ne kadar karşı olan varsa onu teşvik etmiş ve katılmışlardır. Bunda İstanbul’daki sadrazam karşıtlarının da büyük rolü vardır. Hüseyin Paşa, kuvvetleriyle İzmit’e kadar geldiği esnada üzerine gönderilen kuvvetleri de mağlup ederek Üsküdar’a kadar gelmiştir. Bu esnada vezir-i azam Kara Mustafa Paşa’nın azledilip bu göreve kendisinin getirileceğini zannetmiş ise de üzerine gönderilen yeni kuvvetlerle baş edemeyeceğini anlayan Hüseyin Paşa, gecenin karanlığından da istifade ederek maiyetindeki kuvvetleri terk ederek ortadan sıvışmış ve kuvvetleri de gelen askerlere teslim olmuşlardır.

Hüseyin Paşa, Karadeniz kıyısını takiple Rumeli tarafına geçmeyi başardıysa da Rusçuk’a geldiği esnada Edirne’nin asayişinden sorumlu olan Bostancı başı tarafından yakalanarak İstanbul’a getirildi ve orda da katledildi.

Vezir-i Azam Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın Yeni Rakipleri:

Vezir-i azam, belki sadrazam olabilir endişesiyle korktuğu Nasuh paşazade Hüseyin Paşa’yı bertaraf edip ondan kurtulduktan sonra yerini iyice sağlamlaştırdıysa da daha önceleri fiyat istikrarı sağlamasından dolayı halk nezdinde sahip olduğu kıymeti, saygıyı kaybetmeye başladı. Bundan sonra yeni rakibi Sultanzade Mehmet Paşa oldu ve onu da Şam valiliği göreviyle İstanbul’dan uzaklaştırdı. Bu seferde karşısına bizzat Padişah tarafından yani Sultan İbrahim tarafından vezirlik rütbesi verilen Yusuf Paşa ile Cinci Hoca lakaplı Kastamonu Safranbolulu Hüseyin Efendi yeni rakipler olarak çıktılar. Ancak bu seferki rakipler aynı zamanda valide Kösem Sultan tarafından da desteklenmekteydiler. Bu iki rakip ile valide Kösem Sultan’ın vezir-i azam Kemankeş Kara Mustafa Paşa aleyhindeki kini birleşince vezir-i azam için tehlike çanları daha da sert ve sık çalmaya başlamıştı.

Haftaya Vezir-i azamın yeni rakipleri ve hazin sonu ile devam edeceğiz.

Selam ve Muhabbetle

Bu yazı toplam 6344 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Özdemir Arşivi