KURBAN
Ramazan ve Kurban olmak üzere biz Müslümanların iki dini bayramı vardır. Zilhicce ayının
Onu ile on üçüncü günlerinde Kurban Bayramı idrak edilir.
Kurban, aslen Arapça olup Türkçeleşmiş bir kelimedir. Lügatte “yakınlaşmak”, ıstılahta ise
“Allah’a (manen) yaklaşmak gayesiyle Kurban Bayramı günlerinde -belirli şartları taşıyan hayvanların kesilmesi” anlamındadır.
Kurban, insanlık tarihi kadar eskidir. Bu anlamda Hz. Âdem’in çocukları Hâbil ile Kâbil’in
Yüce Allah’a kurban sunmaları kurbanın tarihi seyri açısından önemlidir. Öte yandan
İbrahim’in (a.s.) duruşu da kayda değerdir. Hz. İbrahim, çocuğu olmaması nedeniyle “çocuğum
olursa onu Allah’a kurban edeceğim” şeklinde nezirde bulunur. İsmail (a.s.) dünyaya gelince
onu kurban etmeye niyetlenir. İbrahim (a.s.) nezrini yerine getirme noktasında irade gösterir.
Hz. Allah da bu teslimiyetin karşısında İsmail’e (a.s.) bedel olarak Cebrail (a.s.) vasıtasıyla koç
göndermesi de bizlere için bir başka mesajdır.
Kurban, diğer semavi dinlerde de mevcuttur. Ancak zamanla tahrif edilerek ilk vaz edildiği
şeklinden uzaklaşmıştır.
Kurban; Hanefîlere göre vacip, Şâfiîlere göre ise sünnet-i müekkededir. Burada dikkat
çekilmesi gereken bir husus vardır ki, Şâfiî kardeşlerimiz; kurban ibadetini sünnet görmeleri
hasebiyle “ömrümüzde bir defa kessek olur” fikrine kapılıyorlar. Oysa müekked sünnet,
“terkedilmemesi gereken sünnet” anlamındadır. Müftülüklerimiz bu algıyı bertaraf etme adına
olanca gücüyle çaba göstermektedir.
Kurban, bir ibadettir. Bu ibadeti de ruhuna uygun bir şekilde eda etmemiz gerekir. “Onların ne
etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır.” (Hac, 22/37)
ayetinde ifade edildiği üzere et yemek, fakire pay dağıtmak veya kan akıtmak değildir. Bilakis
teslimiyet, samimiyet ve kulluk göstergesidir. Buradan hareketle, kurbanlarımızı keserken et
hesabına girmek, mevzu bahis ibadetin özüne aykırı olabileceğinden bayram öncesi ve sonrası
kilo hesabına girilmemesi tavsiye edilir.
Kişiye kurbanın vacip olması için bir takım şartlar vardır: Müslüman, hür, mukim ve sadak-i
fıtır verebilecek kadar zengin olan kişinin kurban kesmesi gerekir. Ayrıca hane içerisinde kaç
kişi maaş alıyorsa o kadar kurbanın kesilmesi gerekir.
Genel itibariyle değerlendirecek olursak toplumumuzda kurban vecibesinin yerleştiğini
söyleyebiliriz. Ancak yeni nesillere bu kültürü aşılamamız elzemdir. Zira yeni jenerasyonda
“kesmesek de olur” algısının yerleşme tehlikesi ile karşı karşıyayız. Şu halde kurban kesmenin
yollarını aramak, hatta zorlamak; kulluğumuzun Hz. Allah katında tescili açısından bir nişan
mesabesindir.
Kurbanın pek çok hikmeti vardır. Bunları maddeler halinde sıralamak mümkündür.
Nimetlere Teşekkür Mahiyetindedir: Daha önceki yazılarımızda da değinildiği üzere,
dinen; her bir nimetin kendi cinsi üzerinden şükrünün ifa edilmesi gerekir. Bu yüzden
sağlık, sıhhat ve maddi durumun iyi olmasının karşılığında Yüce Allah adına kurban
keserek verilen nimetlere teşekkür ederiz.
Allah’a Yakınlaştırır: Bayram günlerinde belirli, hayvanları boğazlayarak Allah’a
yaklaşırız. Hattı zatında kurban, “yaklaşmak” anlamındadır. (Hac, 22/37)
Dinin Şiarlarındandır: Her bir inancın kendine has sembolleri ve şiarları olduğu gibi,
dinimizin de bazı şiarları vardır. Bunlardan biri de kurban ibadetidir. Bu ibadetin şiar
olmasının arka planında teslimiyet, takva ve fedakârlık vardır.
Piyasada canlılık olur: Hayvancılıkla iştigal eden kimseler, hayvanlarını pazarlayarak
senelik ihtiyaçlarını karşılarlar. Böylece paranın piyasada dolaşmasıyla toplumun farklı
katmanlarında (maddi anlamda) rahatlık oluşur.
Zengin İle Fakir Arasında Kaynaşmaya Vesile Olur: İnsanların ihtiyaçlarını
karşılama adına her gün binlerce hayvan kesiliyor. Haliyle bu hayvanlardan madden
müreffeh kimseler istifade ediyor. Oysa hali vakti yerinde olan müminler, Allah rızası
için kurban kesip etlerinin 1/3’ünü fakirlere dağıtmak suretiyle zenginle fakir arasında
bağların kuvvetlenmesine vesile olur.
Ümmetin Kaynaşmasına Katkı Sağlar: Kurban vesilesiyle, Türkiye Diyanet Vakfı
gibi büyük iyilik hareketleri, ümmet coğrafyasında ve İslâm’la müşerref olmaya namzet
milletlere kurban eti götürmek suretiyle, hem İslâm’ın iyiliği yeryüzünde egemen kılma
gayesine, hem de menfaatsiz bir şeyleri paylaşma adına çok olumlu katkılarının tecrübe
edildiğine şahit olmaktayız.
Hemen yeri gelmişken burada zikretmemiz gereken bir husus var ki, TDV; 2021 yılında
vekâletle 589.136 hisse alarak 4.889.828 aileye ve de 24.449.144 kişiye kurban ati
dağıtmıştır. 77 Ülke ve 339 bölgede kurban vesilesiyle farklı coğrafyalarda İslâm’ı ve
kardeşliği anlatmaktadır. TDV; kurban vesilesiyle girdiği coğrafyalara daha sonra
yetimhane, aşevleri, cami, su kuyusu vd. inşa ederek gönül köprüleri kuruyor. Bu da
kurbanla gerçekleşmektedir.
Kaza, Bela ve Musibetleri Önler: Kurban vecibesi, bir sene içerisinde başımıza
gelebilecek kaza ve belalara karşı paratoner vazifesi görür, gazab-i ilâhîyi söndürür. Bu
nedenle, “Ya rabbi! Boğazlayacağım kurbanın kanını, benim ve aile efradımdan bir sene
içinde akacak kana bedel eyle, kurbanımızı ve teslimiyetimizi kabul et.” Dua ve
niyetiyle kesmeliyiz.
Konu hakkında devam edeceğiz inşallah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.