Huzur istiyoruz

Huzur istiyoruz

Hiçbir devlette bulunmayan Türkiye’min güzelliklerinin kıymetini bilelim onu nasıl yaşatabiliriz onu düşünelim. Farenin gemiyi delip bütün bir gemiyi...

Hiçbir devlette bulunmayan Türkiye’min güzelliklerinin kıymetini bilelim onu nasıl yaşatabiliriz onu düşünelim. Farenin gemiyi delip bütün bir gemiyi ve mürettebatı ölüme sürüklediğini unutmayalım. Gemiyi deldirmeden çarelerini arayalım. Bu güzel yurdumuzdaki hürriyettin tadını çıkartalım. Nimetlerinden insanca yararlanmayı bilelim. Bizi bu hürriyetten, bu nimetlerin güzelliklerinden mahrum etmeye çalışan dış düşmanlarımızın çokluğunu unutmayalım. İçimizden dış düşmanlara çanak tutanlara fırsat vermeyelim.

O yanlış yapan çanak tutanlar belli zaman içinde dış düşmanlar tarafından da dışlanırlar ama iş işten geçmiş olur. Kendi yurduna kendi milletine zarar verdiği yanına kalır. Son pişmanlık para etmez. Türkiye Cumhuriyeti her vatandaşımızın düşünce ve fikirlerine demokratik kurallar içinde duyurmaya, toplantılar, yürüyüşler yapmaya, bildiriler sunmaya hakki vardır. Bunu her zaman ilgili makamların bilgisi dahilinde yapabilirler. Ama bu demokratik hakkını kullanmaya çalışanların arasına bilinçli ve bilinçsiz olarak girenlerin bu demokratik hak adı altında neler yaptıklarını görüyoruz.

İyi niyetli gurupları nasıl istismar ettiklerine şahit oluyoruz. Bu durumdan halkımızın büyük bir çoğunluğu rahatsız, esnaf perişan, evine ekmek götürmeye çalışanlar perişan, dükkanları tahrip edenler, her tarafı kırıp dökenlerin yaptıklarına demokratik hak arayışı diyebilir miyiz? Esnaflarımızın bu sızlanmalarını yanlış yorumlayanlar bu sızlanmaları yapanların esnaf olmadığını bile söyleyebilenlere ne demeli bilemiyorum.

Bu arada milletin huzuru ve korunması için görev yapanlara yapılan haksızlıklara değinmeyeceğim. Çünkü gazetemiz köşe yazarı Sayın Asım Atabey’in (Pencere) köşesinde 18-19 Temmuz Perşembe ve Cuma günkü yazılarına ilave edecek bir kelime bile bulamıyorum. Kalemine sağlık diyor tebrik ediyorum. Her yönüyle bir konuya bu kadar güzel değinilebilir.

Hükümetimizden bir açık ricamız olacak bilindiği gibi 6 aydır bunun geçmişi de var çözüm süreci altında çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmaların iyi sonuçlanması milletimizin dileğidir. Ama son günlerde bazı basın organlarında halkımızı kuşkuya düşüren, üzen sözler yayılmaya başlandı. Bunlardan en çok dikkat çekeni  ise PKK’nın henüz resmi kayıtlara göre %20’sinin yurdumuzu terk ettiği geri kalanlarının yurt içinde tekrar teşkilatlanmaya devam ettikleri, bunun birinci aşama olan ayağının bütün silahlı PKK elemanlarının yurdumuzu terk etmeleri olduğu halde yapılmadığı ve hatta askerlerimizin boşalttığı karakollarda onların yaşadığı faaliyetlerine orada devam ettikleri söylentileri yayılmaktadır.

Bizi yönetenlerin de en az bizim kadar bu hususta hassas olduklarını düşünüyoruz. Ama ne yazık ki bu durumlar içimizi sızlatıyor. Bu çözüm sürencinden rahatsız olanların bu türlü faaliyetlerini devam etmeleri kadar normal bir durum oylamaz ama milletimizin de bu kuşkulardan kurtarılması gerekmektedir. Birinci aşamanın bile amacına ulaşamadığı durumda BDP sözcülerinin sık sık ikinci aşamaya geçilmesi gibi taleplerini de anlamakta zorluk çekiyoruz. Onlar da birinci aşamanın silahlı PKK örgütünün yurdu terk etmesinden geçtiğini ya bilmiyorlar ya da işlerine öyle geliyor.

Milletimizin hassasiyetleri içinde olan durumlarda milletimin (resmi prosedürünün dışında) bilgilendirilmesinde acilen fayda var diye düşünüyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.