GÖZ DİKMEKSİZİN SADAKA VE HEDİYE ALMANIN HÜKMÜ
Zaman zaman eş, dost ya da tanıdıklardan gerek para, gerek yiyecek-giyecek, gerek kullanılacak eşya hediye olarak verilir. Bunları almak helal midir, sorusuna aşağıdaki hadis-i şerif cevap vermektedir. Bu verilenin arkasında bir iş yaptırma, bir rüşvet kokusu yoksa alınabilir. İşte hadis:
Hazreti Ömer şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem arada sırada bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de kendisine:
Bunu benden daha fakir ihtiyaç içinde kıvranan birine verseniz, derdim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de cevaben:
- “Sen bunu al! Göz dikmediğin ve istekli de olmadığın halde sana gelen böylesi malı al. Kendine mal et, ister ye ister tasadduk et! Fakat böyle olmayan bir malın peşine de düşme!” buyururdu.
(Buhârî, Zekât /51; Müslim, Zekât /110)
Açıklamalar
Hz. Ömer’in, böyle bir ikrâmı, kendisinden daha muhtaç olanları hatırlatarak almak istememesi, Hz. Peygamber’in takdirine karşı gelmek olarak asla değerlendirilemez. Ayrıca bu olay, Hz. Peygamber’in daha muhtaç durumda olanları ihmal ettiği anlamına da gelmez.
Bir müslümanın, istemediği ve göz dikmediği halde kendisine verilen hediyeyi ve ikrâmı kabul etmesinin, dilenmekle bir ilgisi yoktur. Hz. Peygamber’in Hz. Ömer’e “Sen bunu al!.” buyurması, bu kabil malları ve ikrâmı kabul etmenin mübah olduğunu gösterir. “Kendi mülkiyetine geçirdikten sonra ister ye, ister daha layık gördüğün birine tasadduk et!” tavsiyesi de “iyilik yapma” yolunun daima açık olduğunu göstermektedir. Birinden bir ikrâmı ya da bahşişi kabul eden kimsenin onu mutlaka kendisinin kullanması veya harcaması gerekmez. Pek âlâ o da başkasına ikrâm etmek suretiyle o malı değerlendirebilir. Asıl önemli olan, göz dikerek, hırs göstererek ve isteyerek bir malın peşine düşmemektir.
Nitekim Abdullah İbni Ömer de bu hadisi öğrendikten sonra, kimseden hiçbir şey istememiş, ama kendiliğinden gelen hediyeyi de kimden geldiğine bakmadan kabul etmiş, reddetmemiştir.
Belirtildiğine göre İslâm bilginleri hediye kabûlü konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Özeti şudur:
1. Helâl yoldan kazanıldığı bilinen hediyenin reddi uygun değildir.
2. Haramdan kazanıldığı bilinen hediyenin kabulü doğru değildir, hatta haramdır.
3. Nereden kazanıldığı bilinmeyen hediye hakkında araştırma yapmaya gerek yoktur. Kabul edilmesi daha münasip olur. Çünkü dinimiz kolaylık dinidir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.