Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

FAS GEZİMİZ! (13)

FAS GEZİMİZ! (13)

alaattin-karaer--kose-yazisi-1-019.jpg

Seramikçiyi de fethettikten sonra, Meknes’e doğru gidiyoruz. Bir saate yakın bir yolumuz var. Akşam olmak üzere…

     Meknes, Fas’ın tam kalbinde yer alan şehirmiş. Etrafında Orta Atlas dağları ve İfrane Azrou bulunmakta, batıda iki metropol şehir Kazablanka ve Rabat ile komşuymuş.

     Meknes, Fas’ın dört imparatorluk şehrinden birisidir. 11. yüzyılda Ortaçağ’ın önemli siyasi güçlerinden, Murabıtlar tarafından askeri bir yerleşim yeri olarak kurulmuş. Sultan Moulay İsmail (1672-1727) döneminde Fas’ın başkenti olmuş. Sultan, Meknes’i İspanyol-Mağribi tarzında ilgi çekici mimari özelliklere sahip bir şehir haline getirmiş. Şehir bu dönemde altın çağını yaşamış.

     Şehirde çok sayıda tarihi eser ve doğal alan bulunmaktaymış. Bakalım biz ne kadarını göreceğiz

     Meknes tarihi Kenti 1996 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak tescillenmiştir. Kentsel olarak gelişmekte olan Meknes’te nadir bulunan tarihi kalıntılar ve önemli anıtlar halen görülmekteymiş.

     Surların önünde otobüsümüzden iniyoruz.

alaattin-karaer--kose-yazisi-2-013.jpg

     Tarihi surların arkasındaki şehirde yirmi beş cami, on hamam, saraylar, hanlar, özel mülklerin kalıntıları, bölgede yaşamış uygarlıkların kültürlerine ait anıtlar bulunmaktaymış. Eski imparatorluk başkenti olan Meknes’teki yapılar evrensel değerde olmalarının yanı sıra korunmaya gerek duymakta olup, gelişen ve hızlı değişen kentsel yapı tarihi eserleri savunmasız hale getirmeye başlamış.

      Yürüyerek giderken, seyyar satıcıların araba üzeride sattıkları bir meyve için durduk. Av. Mustafa Duman bizden habersiz daha önce yemiş ve beğenmiş. Bana da ikram etti. İçi çekirdek küçük çekirdekler dolu, kırmız bir meyve. Ben pek beğenmedik. Bu arada grup ilerlemiş, biz kalmışız neredeyse.

     Benim dudaklarım falan kırmızı olmuş sanırım.

    Bab el-Mansour kapısı önünde grup toplandı. Rehberimiz aynı yerde bir saat sonra toplanmak üzere serbest zaman verdi.

   Bab el-Mansour kapısı: Kenti temsil eden simge yapılardan birisiymiş. 1731 yılında Sultan Moulay İsmail’in oğlu Moulay Addallah tarafından tamamlanmış. Moulay İsmail’in yaptırdığı imparatorluk sarayının ana girişini işaret ediyor. Kapı adeta sonsuz desenlerle, çini mozaikleri ile ve kaligrafik desenlerle süslü. Çıkıntılı yanal burçları süsleyen mermer sütunlar, Volubilis’in kalıntılarından gelir.

     Toplandığımız yerin karşısı Pl el-Hedim Meydanı.

alaattin-karaer--kose-yazisi-3-020.jpg

Zaten toplandığımız yerin karşısı meydan. Meydanın karşısında ise daracık sokaklarda bulunan dükkanlar…

    Grup dağıldı. Hava kararmak üzere olduğu için acele ediyoruz. Eşimle biz sokaklara daldık. Ne arasanız var. Her kesime, özelliklede turistler hitap eden, takı, ayakkabı, ev eşyaları, çantaydı, kemerdi, terlikti, ayakkabıydı… Fazlada ilerlemek istemiyoruz. Hem geç kalmak, hem de kaybolmak var.

    İlgi çekici, hareketli bir şehir. Kadını, kızı, çoluğu, çocuğu, genci, yaşlısı sanki hepsi dışarıda!

   Pl el-Hedim Meydanı: Meknes’in kalbi diye biliniyor. Meydan en başlarda kraliyet tarafından gerçekleştirilen duyurular ve suçluların infazı için kullanılmış. Meydan bu açıdan, zamanın nasıl değiştiğini gözlemlemek üzere, güzel bir nokta olduğu söylenmektedir. Oldukça hareketli olan meydanda futbol oynayan çocuklar, kalabalığa şarkı söyleyip, müzik aleti çalan sokak müzisyenleri, maymunlar oynatıcılar, yılanlar, gösterisi yapanlar, sağlık ilaçları satanlar…   Meydanın yan taraflarında, kafe ve restorantlar bulunuyor. Çanak, çömlek satıcılarıyla da iç içe sayılır. Meknes, Marrekeş’ten ve Fes’ten ucuz biraz. Fas’ın her yerinde olduğu gibi sıkı pazarlık  yapmak şart. Yoksa iki katına satmaları içten değil!

alaattin-karaer--kose-yazisi-4-020.jpg

Dükkanların bulunduğu dar sokaklardan eşimle geri meydana geldik. Biz gruptakiler, çanak çömlekleri toplamışlar neredeyse! Ben meydandaki gösterilere doğru yöneldim. Eşim, yeniden meydanın ilerisindeki, biraz önce girdiğimiz kapalı çarşılara gideceğini söyledi. Bir şey alamadı ya!

alaattin-karaer--kose-yazisi-5-013.jpg

 

    Buluşma saati yaklaştı, Meknes’te fazla zaman geçiremedik. Bu geziler, doyumluk değil az tadımlık.

    Meydan bakmakta olduğu halde, Dar Jamai Müzesini göremedik. 1882 yılında güç sahibi Jamai ailesi tarafından yaptırılmış saray. Saray’da 1920’den beri geleneksel seramik, mücevher ve tekstil ürünleri sergileniyormuş. Fas’ın farklı yerlerinden getirilen ve çeşitli stilleri temsil eden antik halı çeşitleri de görülmeye değermiş. Müze aynı zamanda kuşların yaşadığı, büyük portakal ağaçlarının bulunduğu bir Endülüs Bahçesi’ne de sahipmiş.

     Daha otele gideceğiz, yemek yiyeceğiz, sonrada müzikli bir mekana gideceğiz. İşimiz çok daha!

 

 

 

devam ediyor…

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 891 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi