Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

Değişmeyen tek şey Cumhuriyetimiz!

Değişmeyen tek şey Cumhuriyetimiz!

Sanat kalemi

 

kuba-1.jpeg

 

     Değişmeyen tek şey Cumhuriyetimiz!

     Bugün bizler için özel bir gündür!

     29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilan edildiği gün olduğu için, özel bir gündür.

     Mustafa Kemal Atatürk’ün önderlik ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin 96. yıldönümünde, yine Atatürk’ün kişiliğinin ve uygulanabilirliğin üstün bir başarıyla kanıtladığı uygarlık projesinin dünya bilim, düşünce ve siyaset adamları arasında yine aynı beğeni ve övgülerle değerlendirildiği görülmektedir.

     Yüzlerce yıllık geçmişi olan bir ülke, karşılaştığı en büyük krizle yüz yüze kaldığı sırada liderlik görevini üstlenmişti Atatürk. Öyle bir lider olmuştur ki Türk halkına, yaptıklarıyla tüm dünyanın saygısını kazanmıştı. Ülkesinin başına bir savaş sırasında geçmek zorunda kalmış biri olmasına rağmen, nice generaller, krallar bu büyük adamla aynı zamanda yaşamış oldukları için gurur duyduklarını açıklamışlardı.  Atatürk ülkemizin en zor döneminde dahi söylediği; “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözleri tüm dünyada söylenir bir ilke olmuştur. Atatürk’e saygı sadece sözleriyle sunmakla yetinmeyen ülkeler onun anıtını da ülkelerine yaptırarak, ona olan sevgi ve saygılarını göstermişlerdir. 

     Avustralya, İsrail, yeni Zelanda, Meksika, Küba, Japonya, Şili, Venezuela, Romanya, Azerbaycan…. gibi ülkelerdeki anıtı bizlere gurur vermektedir.

     Üzülerek belirtmeliyim ki, yakın tarihimiz bizlere iyi öğretilmemiştir. Yine üzülerek söylemek istiyorum ki, son yıllarda, bu ülkenin bağımsızlığı bizlere kazandıran, Cumhuriyetimizin kurucucun Atatürk’ten söz edilmediği gündeme oturduğudur.

     Yılar öncesine döndüğümüzde, okuduğum satırlar beni de duygulandırdı;

     Biriktirdiği kefen parasını milli mücadeleye bağışlayan, Kurtuluş Savaşı kahramanı Ankara müftüsü ve ilk Diyanet İşleri başkanımız; Rıfat Börekçi!

     Bu anlamdı günde onu anmak ve sizlerle birlikte tanımak istedim.

ATATÜRK’Ü DUYGULANDIRAN DAVRANIŞ

     O günlerde söz konusu yardımlar çok önemliydi. Bu cümleden olarak Uluğ İğdemir, Yılların İçinden adlı eserinde; “Atatürk Sivas’tan Ankara’ya yeni gelmişti. Devlet hazinesi bomboştu. Hükümet üç dört bin lirayı bir araya getirmekte sıkıntı çekiyordu. Bir gün Atatürk’e çok inanmış, o zaman Ankara Müftüsü olan rahmetli Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi, elinde bir mendile sarılmış 1200 lira kadar bozuk para ile Mustafa Kemal’i ziyarete geldi... Ve bağlı mendili masanın üzerine bıraktı. Atatürk kendisini son derece duygulandıran bu davranışın anısını hiçbir zaman unutmamıştı. Her bayram Mehmet Rifat Börekçi’ye bir hediye gönderir ve buna 1200 liralık çeki de eklerdi” diyerek, Müftü Mehmet Rifat Efendi’den yapmış olduğu yardımın öneminden söz etmektedir.

   MİLLİ MÜCADELE FETVASI

     Müftü Rifat Efendi, millî harekâtın Anadolu’da yeşerip, çimlenmesi, hatta gelişip meyve vermesi için milletçe unutamayacağımız üstün hizmetlerde bulunmuştur. Şüphesiz onun her hizmeti, milli mücadelemiz için anlamlıdır. Bununla beraber, bizce onun en önemli hizmeti, Millî Mücadele’nin meşrû olduğuna dair vermiş olduğu fetvasıdır.

     Rifat Börekçi; Din bilgini, siyaset ve devlet adamı, müftü, ilk Diyanet İşleri Başkanı, milletvekili, 1891 yılında doğmuş. İlk ve orta öğrenimini Sıbyan Mektebi ve Ankara Rüşdiyesinde tamamladıktan sonra ayrıca İstanbul-Beyazıt Medresesinde öğrenim ve eğitim görerek, Beyazıt dersiâmlarından Atıf Bey'den Arapça ve İslami ilimler okuyarak Müderrislik icazeti aldı. Daha sonra tekrar Ankara'ya döndü ve Fazliye Medresesinde müderris olarak göreve başladı. Bir süre İstinaf Mahkemesi üyeliği yaptıktan sonra 1907 yılında Ankara Müftüsü olarak atandı Mehmet Rifat Efendi, Kurtuluş Savaşı yıllarında Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Ankara örgütünün başkanlığını üstlendi. Şeyhülislâm Dürrizade Abdullah Efendi'nin, Millî Kurtuluş Hareketi’ni gayrimeşru gösteren fetvasına karşılık, Milli Mücadelenin İstanbul dahil bütün Anadolu'yu bağımsızlığa kavuşturacak kutsal bir hareket olduğunu belirten fetvayı yazarak Anadolu'nun çeşitli yerlerindeki müftü, müderris ve ulemaya imzalattı. İstanbul Sıkıyönetim Harp Divanında gıyaben (kendisi bulunmadan) idama mahkûm edildi. TBMM’nin I. Döneminde dört ay kadar Menteşe Milletvekilli olarak bulunduktan sonra tekrar Ankara Müftülüğü görevine döndü. 23 Aralık 1922'de Şer'iye ve Evkaf Vekâleti İftâ Heyeti Üyeliğine tayin edildi. 3 Mart 1924 tarih ve 429 sayılı Kanunla Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak Diyanet İşleri Başkanlığının kurulmasıyla 31 Mart 1924'te bu göreve getirildi.

     Yaş sınırına ulaşmasına rağmen yetenek ve uzmanlığından bir süre daha yararlanılmak üzere Bakanlar Kumlunun 22 Ekim 1930 tarih ve 10112 sayılı kararnamesiyle görevine devamı kabul edildi. Bu şekilde ölümüne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı görevini sürdürdü. 5 Mart 1941'de Ankara'da öldü.

     Evli olup beş çocuk babasıydı. Oğullarından Raşit Börekçi, VII. ve VIII; Fuat Börekçi de XI. XII. dönem Ankara milletvekili olarak TBMM'de bulunmuşlardır.

     Başka söze ve yoruma gerek duymuyorum.

     96 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu ülkede doğup büyüyen, bu ülkenin havasını soluyan, ekmeğini yiyen, suyunu içen, Cumhuriyetin sağladığı olanaklarla, bu ülkenin tüm hizmetlerinden ve değerlerinden yaralanıp, önemli görevlerde yer alan; fakat Cumhuriyeti kabullenmeyen, farklı emelleri olan, takiyye yapanlar, Cumhuriyetimizin sağlam temelleri ile yenilgiye mahkumdurlar.

     Bu ülke insanları, asla ama asla Cumhuriyet kazanımlarından vazgeçmeyecektir.

     Değişmeyen tek şey Cumhuriyetimiz!

     Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun!

rifat-borekci.jpgkuba-2.jpeg

Bu yazı toplam 806 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi