Çelişkiler bitmiyor

Çelişkiler bitmiyor

1980 yılı 12 Eylül’den önceki günlerini hatırlamaya çalışalım. Her gün sağdan soldan genç genç çocuklarımız ölüyor, öldürülüyor. Her aile...

1980 yılı 12 Eylül’den önceki günlerini hatırlamaya çalışalım. Her gün sağdan soldan genç genç çocuklarımız ölüyor, öldürülüyor. Her aile kendi çocuğuna söz geçiremez olmuş, çocuklarını koruyamıyor. Hele aile içinde bile çocuklarımızın ayrı ayrı düşünce ile birbirine düşman olmaları birbirlerine kıymaları engellenemiyor. Ailelerimiz çoluk çocuğu ile belli yerlerden geçemiyor, kendi yurdunda hür hareket edemiyor. Her taraf kendine göre yazılarla duvarlarımızda yer koymuyor, bunlara niçin yapıyorsunuz denemiyor? Neredeyse ilkokullarımıza bile inen öğrenci olayları lise ve üniversitelerimizi ele geçirip eğitim ve öğretimin hiç biri yapılamıyordu. Peki bunun sorumluları kimdi? Suçlular öğrenciler mi yoksa onları kullananlar mıydı? Tabii ki bu gençleri birbirine vurduran, sokaklara döken gizli hainler idi. Bunlara o fırsatı verenler kimdi? Zamanın siyasi liderleriydi. O liderler ki kimisi fani, kimisi hayatta, ölenler onların yavrusu değildi. Onlar demokrasi adına uğraş veriyor, siyasi görevlerini yerine getiremiyor. Cumhurbaşkanlarını dahi seçemeyen bir millet meclisinde bulunuyorlardı. Millet bıkmış, bu milletin sahibi yok mu deniyordu. O günün şartlarında 12 Eylül harekatı olmuş, her şey biranda duruluvermişti. Ondan sonraki aşamalar sırasıyla gerçekleşmiş yaşın yanında kuru, suçlunun yanında suçsuzda cezalandırılmıştı. Yönetime el koyanlar tarafından Anayasa yapılmış, milletin oyuna sunularak büyük bir çoğunlukla o günün şartlarında kabul edilmiştir. Halende o zaman kabul edilen bugün bir çok maddesi değiştiği halde o anayasayla milletimiz yönetilmektedir. Seçim alanlarında o anayasadan şikayetçi olmayan parti yoktu. Fakat değiştirilmesi gündeme gelince eften püften mazeretlerle sıkıntı yaratılıp millet menfaatine birleşmeye gidemeyen şimdiki meclisimizde bu görevine yerine getirememiştir. Hatta kendine güvenemeyen beyanlarda bu dönemde değil, bundan sonraki dönemde anayasayı yaparız diyen siyasilerimiz çıkmıştır. Ne kadar çirkin çelişki değil mi? Anayasamızı yapamayalım. Çözüm sürecini tamamlayamayalım. O zaman meclisin acil görevleri nedir? Niçin çözülecek her işimizi zamana yayarak sorumluluktan kaçıyoruz? Ondan sonrada olanlardan dertleniyoruz. Geçen günlerde PKK’nın dağdaki yaşı küçük olan çocukların bırakılacağı haberi ulusal basınımızda yer aldı. Bunun sağlayan anaların ellerinden öpmek lazım. Onlara paralı ajan diyenler, yol üzerini çok görenler siyasi temsilcileri olduklarını söyleyip sahip çıkmayan siyasiler birazcık utanırlar herhalde. Bu milletin tabanıyla bu kadar zıt olunamaz. O yolda evlat acısıyla çırpınan anaların vicdanlarıyla bu kadar dalga geçilemez. Köşkte oturup gecekondunun halini bilmeyen özel otosu ile yolculuk yapıp dolmuşa binenin halini anlayamayanların olduğu bir yerde haktan adaletten acıma duygusundan bahsetmek mümkün değildir. Yalnız yaşı küçük olan çocuklarımızın değil, bütün gençlerimizin dağdan inmesini istiyoruz. Onun için çaba harcayanlara yardımcı olunmasını bekliyoruz. Bu çabalarda siyasi düşüncelerimizi arka plana bırakarak huzura, huzurlu yaşamaya yardımcı olunmasını arzu ediyoruz. Bunları çözüme kavuşturunca demokrasinin çarklarının da iyi işleyeceğini biliyoruz. Bu milletin tabanı bunu istiyor, bekliyor tavanında bu çabaya kulak vermesini bekliyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.