UĞUR BÖCEĞİ

UĞUR BÖCEĞİ

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!

Dünya tarihi bilindiği gibi birçok savaşlara sahne olmuştur. Çanakkale zaferi bu savaşlar içerisinde en önemli savaşlardan birisidir. Hatta bana göre en önemlisidir. Çünkü bu savaş bütün dünyaya bir haykırış, bir diriliştir. Adaletten yoksun sömürgeci milletlerin kalbine Türk Bayrağını saplayışıdır. Bu zafer ezilmiş, sömürge altında olan bütün halklara örnek teşkil eder. Muhteşem bir destandır, Çanakkale…

Biz Türkler doğruluğun, insanlığın, adaletin kılıcı iken, onlar her türlü hilenin, entrikanın temsilcileri olmuşlardır. Sömürgecilik yolunda her yolu kendilerine mubah saymışlardır. 

Pers imparatoru (şimdiki İran) Kiros, Saka Türklerinin hakanı Alper Tunga’yla girdiği savaşı kaybettikten sonra bir barış yemeği düzenledi. Verilen yemek sırasında Alper Tunga aslında bir oyun olduğunu düşünmüş ama zehirli yemeği onlarda yiyince şüphelenmemiş. Ancak Kiros yemeğin içindeki zehrin panzerini içerek kendini ve birkaç komutanını zehirlenmekten kurtarmıştır. Maalesef Türk hakanı ve askerleri de bu sinsi oyunla zehirlenmişlerdir. Bu kirli oyunu oynayan Kiros en adi biçimde oynamış sırf kendi oyunu açığa çıkmasın diye kendi askerlerinden binlercesinin de ölümüne bile göz yummuştur. 

Alper Tunga’nın ölümünden kısa bir süre sonra Kiros bu seferde her zamanki hilebazlığıyla Tomris’in gelinini kaçırarak Tomris’in oğlunu tuzağa düşürüp ikinci kirli amacına ulaşmanın yolunu açmıştır. Sonuçta Tomris’in oğlu eşini kurtarsa da kendini Kirus’un tuzağından kurtaramamış Kirus tarafından hunharca öldürülmüştür.   Bu olaydan sonra Kirus Türklerin kolay lokma olacağı yanılgısına düşmüştür. Çünkü Saka Türklerinin başında bir kadın, Tomris Hatun vardır.   Tomris çok sevdiği oğlunu ve amcası Alper Tunga’yı haince öldüren Kirus’a kinlendi. Bunun üzerine tarihi intikam yemini ederek şöyle söyler:

‘‘Kana susamış Kirus! Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım!’’     Daha sonra Kirus 100 bin kişilik ordusuyla Saka Türklerine karşı savaş açtı. Saka Türklerinin başında bulunan Kraliçe Tomris, Kirus’un ölmeden asla durmayacağını biliyordu. Tomris’in başında bulunduğu ordunun çoğunu kadınların oluşturduğu 13 bin kişi olmasına rağmen Kirus’un 100 bin kişilik ordusunu tarihe damga vuran dehasıyla bozguna uğratıp Kirus’u öldürdü. Kirus’un ordusundan çok az sayıda asker kalmasına rağmen Tomris’in en az 8 bin askeri zafer ipini göğüslemişti.   Tomris Hatun sözünde durur ve Büyük Kiros'un kesik başını kan dolu bir tulumun içine koyar. Tomris Hatun, daha sonra Büyük Kiros'un kafasını kan dolu bir fıçıya atarak "Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!" der.   İngiltere, Rusya, Amerika, Almanya, Fransa, İtalya, İsrail, İran, Çin ve diğerleri savaşlarında her türlü hile ve düzenbazlıklarla her daim işbaşındadır. Aynı şekilde Araplarında kurtuluş savaşında Yemen harbindeki ihanetlerini unutmadık. Bu konuda Arabistanlı Lawrence bir sözünde Araplar hakkında şöyle demiştir.     ‘‘Evet, onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahşetten…’’ (Ülkemizde yaşayan Kurtuluş savaşında yan yana bu topraklar için savaştığımız kendi öz evladımız Arap kökenli vatandaşlarımızı tenzih ederim. Bu sözler onları kapsamıyor. Onlarda öp öz Türk’tür artık.) Ancak bu topraklar üzerinde yaşayıp ülkemize karşı hainlik yapan kökenine bile bakılmaksızın hatta kendi evladımız dahi olsa affetmeyiz. Buda böyle biline…  Biz Türkler! Her zaman onurlu mücadelemizi verirken bile, bize karşı savaşan yaralı olan askerleri bile tedavi ettik. Bu Çanakkale savaşı ve birçok savaşta da dünya milletleri tarafından da yaşanarak tescillenmiştir. 

 

‘’Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.’’Lord Byron

 

Yabancılar Türk Milletimizin özelliklerini nasıl tarif etmişler birde onların gözüyle görelim.

 

‘‘İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler“ Napolyon Bonaparte - Fransız İmparatoru

 

 ‘‘Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekâsı vardır. İşte Türk, bu zekâsıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı.’’ Çarnayev(Rus Komutan)

 

“Türkler ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan ordular kurmak ve bu orduları ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkânlardan bol bol faydalanıyorum. Fakat meydana getirdiğim orduları sendeleten bir engel var:

 

Türklerin yaşayan hatıraları! Üç-dört yüzyıl önce her kudreti ve her milleti yenen Türkler, şimdi de silinmez hatıralarıyla her teşebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu korkuyu seziyorum. Demek ki yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazım. Bu durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare etmelerindeki sırrı da anlıyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat kazandıkları zaferleri ruhlara ve nesillere nakşedebiliyorlar.” M. Montecuccoli (Avusturyalı Komutan)

 

Biz Türkler tarih boyunca birçok devlet kurmuş birçok devlete can vermişizdir. İster Şamanizm döneminde olsun isterse Müslümanlığı kabulümüzden sonra olsun hiçbir zaman adaletten ve vicdanlı olmaktan vazgeçmedik. Avustralyalı komutan M. Montecuccoli’nin dediği gibi biz Türkler, tarihimiz boyunca silinmez hatıralarımızla büyüdük ve büyütüldük ve çocuklarımızı da o bilinçle büyütüyoruz. 

 

Çocukluğumuzu Dede Korkut hikâyeleri, Oğuz kağan, Tepegöz, Dağ Han, Deniz Han, Gök Han, Gün Han, Ay Han, Banu Çiçek, Sırma Hatun, Köroğlu, Tarkan ve daha nicelerinin hikâyeleri süslüyor. Dünyaya nam salmış Mete Han, Kürşad, Attila, Bumin Kağan, Alparslan, Aybars, Timur, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni, Abdülhamit, Mustafa Kemal Atatürk gibi dünyayı dize getiren düşmana kor alev dosta merhametle davranan atalarımız var. Onların kahramanlıklarını dinleyerek büyüdük bizler.

 

Savaşlarda kaybettiğimiz şehitlerimize ahdimiz var. Bize can veren marşlarımız var. Harbiye, İleri, Sakarya, Gençlik, Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa, İzmir, Onuncu yıl, Akdeniz, Karadeniz, Ankara’nın taşına bak, Alay, Eskişehir, Tuna Nehri özellikle İstiklal Marşımız ve de Andımız var. Biz bu marşlarla büyüdük. 

Maalesef içimizde Batıya, Amerika’ya, Arap dünyasına, Rusya’ya, Çin’e İran’a veya başkalarına hayranlık duyanlar var. Birileri halkımızı yanlış yerlere çekmek özünden koparmak istiyor. Bunu biliyoruz. 

 

Unutmayınız ki ‘‘Türkün Türk’ten başka dostu yoktur.’’ Bunu asla unutmayınız. Bize kendimizden fayda var. Birlik olacaksak Türk dünyası ve akraba toplulukları neyimize yetmiyor. Bizim başkasına ihtiyacımız yok. Biz bize yeteriz. İçimize dirliğimizi ve birliğimizi, ahlakımızı yok etmek amacıyla sokuşturulan mültecilerinde bir an önce ülkelerine dönmesi sağlanmalı. Yeter artık!      

 

Yıllarca birliğimiz dirliğimizi bozmak isteyenler önceleri sağ sol, Alevi Sünni şimdilerde Türk Kürt ayrımcılığı icat ettiler. Ayrım yapanlara bir sorum var. Türk ve Kürt yazarken aynı harflerle yazdığınız farkında mısınız? Hiç mi düşünmezsiniz iki halkında Türk ırkının iki kardeşi olduğunu hiç mi düşünmezsiniz. Bunu hiç mi akıl edemiyorsunuz. Bu gerçeği Orhun kitabelerinden öğrenebilirsiniz. 

 

Bakın Türkçülüğün Esaslarını yazan ve kendisi de Diyarbakırlı olan Ziya Gökalp ne diyor.  

 

KÜRTLERİ SEVMEYEN BİR TÜRK VARSA TÜRK DEĞİLDİR, TÜRKLERİ SEVMEYEN BİR KÜRT VARSA KÜRT DEĞİLDİR.    

 

Bu konuda atamızın şu sözünü de özellikle unutmayınız. 

 

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR"

 

 M.KEMAL ATATÜRK

 

Hal böyleyken Türk’ü Kürdü, Çerkes’i, Laz’ı ve daha nicesini ayrıştırmaya çalışan odaklara bu fırsatı vermemek lazım. Andımız halkımızı birleştiren bir unsurdur, ayrıştıran değil. Andımızı ayrıştırma olarak düşünenler, bu yaptıklarını, içine düştükleri gafletten kaynaklandığını düşünüyorum. Bu gafletten biran önce çıksınlar. Gafletten ötesini de düşünemiyorum. Yoksa vay hallerine! Çünkü Türk Milleti kendine yapılan iyiliği de kötülüğü de asla unutmaz. Çanakkale zaferimiz Türk Milletimize armağan olsun. 

 

“EY TÜRK; ÜSTTE GÖK ÇÖKMEDİKÇE, ALTTA YER DELİNMEDİKÇE, SENİN İLİNİ VE TÖRENİ KİM BOZABİLİR. TİTRE VE KENDİNE DÖN”  BİLGE KAĞAN 

 

 ‘‘VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN. NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!’’

 

M. KEMAL ATATÜRK

 

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! 

 

Şimdi var mısınız? Çanakkale marşımızı söylemeye, haydi o zaman. Ne duruyorsunuz!

 

Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Of gençliğime eyvah

Çanakkale içinde aynalı çarşı

Ana ben gidiyom düşmana karşı

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir uzun selvi

Kimimiz nişanlı kimimiz evli

Of gençliğim eyvah

Çanakkale üstünü duman bürüdü

On üçüncü fırka harbe yürüdü

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde toplar kuruldu

Vay bizim uşaklar orda vuruldu

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir dolu testi

 

Analar babalar umudu kesti

Of gençliğim eyvah

Bu yazı toplam 20754 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
UĞUR BÖCEĞİ Arşivi