ALİ AYDEMİR

ALİ AYDEMİR

ANILAR ÖYLE ÇOK Kİ?

ANILAR ÖYLE ÇOK Kİ?

Yıl 1980, o zamanlar ÇİÇEKDAĞI ilçesine bağlı, şimdi AKÇAKENT ilçesinin bir köyü olan Solakuşağı'nda ilkokul öğretmeni olarak bir buçuk yıl görev yaptıktan sonra tekrar Mucur Halk Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcılığı görevine döndüm.

Ortalık kış, köydeki eşyalarını getirmek hayli gecikmişti. Bunun içinde uygun bir zamanı bekliyordum. Nihayet elverişli bir günü kararlaştırıp Şubat ayının ilk Cumartesi günü yanıma kardeşim Fazlı ve eniştem Şaban Hoca'yı da eşyaları getirmek için sabah erkenden yola çıktık. Kiraladığımız kamyonla Solakuşağı Köyüne rahatça ulaştık. Kış nedeniyle hemen her gün toprakta don olayı görülüyordu. Aksine o akşam hava yumuşak geçtiğinden her taraf vıcık vıcık çamur olmuştu.

Kamyonla yokuş aşağı köyün ortasına kadar rahatça girebildik. İndik ama esas dertler ve sıkıntılar ondan sonra başladı. Kamyon nereye dönse çamura batıyor veya kayıyordu. Hatta bir ara kamyonun damperi köylülerden birinin evinin köşesine çarpıp yıkmıştı.

İki traktör kamyonu çekerek eve varmak için yoğun çaba sarf ediyordu. Öğrencilerin hemen hemen tamamı ile köyden en az elli kişi kadar vatandaş bizle beraber çaba sarf ediyorlardı.

Görev yaptığım bir çok yerlerde çeşitli sıkıntılarla ve problemlerle karşılaşmıştım ama saatlerce, ikamet ettiğim eve ulaşma çabası bizi ziyadesiyle tedirgin etmişti. Kamyonu eve yaklaştırmak bir türlü kısmet olmuyordu. Kamyon ve traktörler geçtiği yerlerde çok büyük çukurlar ve yarıklar oluşturuyordu. Bazen traktörlerden biri, bazen de kamyon feci bir şekilde çamurlara saplanıyordu. Bunları çamurdan kurtarmak için bizimle birlikte çaba sarf eden köylülerin ve öğrencilerin durumları beni son derece duygulandırmıştı ve gözlerimden sızan gurur gözyaşlarını gizleyememiştim.

Kamyonu ancak eve 60-70 metre kadar yaklaştırabilmiştik. Solakuşağı Köyü'nün sempatik, yardımsever ve onurlu insanlarının üstün gayretleri sayesinde 20 dakikalık bir sürede, çamur deryasına rağmen eşyaları kamyona süratli bir şekilde yüklemeleri Türk insanının yardımseverliliğinin unutulmaz hasletlerinden biriydi.

Eşyalar yüklenmiş ama, ,inişte sıkıntı çektiğimiz yerden şimdi nasıl çıkacaktık? Zaman hayli ilerlemiş, akşam karanlığı basmış ve ayazla birlikte ince ince kar yağmaya da başlamıştı.

İki traktör bütün güçleriyle kamyonu çekmeye ve çamurdan, hendeklerden kurtarmaya çalışıyor ama öyle bir yere saplanıyor ki moralimizde sıfıra iniyordu. Bizimle beraber 10-15 kişi ayak bileklerine kadar çamurlara batarak kamyonu itiyorlar, tekerlerin sıçrattığı çamurlarla da çamurdan adam haline gelmiştik.Şaban  Hoca,sıçrayan çamurlardan adeta çamurdan adam olmuştu.Araçlardan çıkan sesler, öğrencilerin ve köylülerin “gayret sesleri kulaklarımda uğulduyor, bir taraftan da Allah'a dua ediyordum. O anları ve fedakarlıkları bu satırlarla anlatmak asla mümkün değildir.

Kamyon çöktüğü yerlerden çıkartılmış ve onu çeken traktörler durmaksızın yola devam ediyorlardı. Kamyona yetişmek için bizlerde koşuyoruz. Peşimizde bizle birlikte öğrencilerde koşuyor, onlara gözüm yaşlı el sallıyorum. Boğazıma bir şeylerin düğümlendiğini hissediyor, göz yaşlarımı çamurlu ellerimle silmeye çalışıyordum. Tüylerim diken diken olmuştu.  Kamyon düzlükte durdu. Uzakta kalan öğrencilerim hala el sallıyordu. Şoför, kardeşim ve eniştem, onlarda duygulanmışlardı. O unutulmaz saatleri, çekilen sıkıntıları ve o fedakâr, sevgi dolu insanları birbirlerine anlatırken, içimde buruk bir sevinç arada sırada onlara katılıyorum.  O gözümüzün nuru öğrencileri ve sevgi, saygı dolu insanları unutmak asla mümkün olamaz, olamaz.  

 

 

 

Bu yazı toplam 1236 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ALİ AYDEMİR Arşivi