Ali Babacan: Çözüm süreci olmazsa 2023 hayal olur

Ali Babacan: Çözüm süreci olmazsa 2023 hayal olur

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başlattığı çözüm sürecinin tarihi öneme sahip olduğunu söyledi. Babacan, "Türkiye...

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başlattığı çözüm sürecinin tarihi öneme sahip olduğunu söyledi. Babacan, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes evrensel standartlarla haklarını yaşasın istiyoruz. Özgürlükler noktasında dünyanın en ileri uygulamalarına kavuşsun istiyoruz. Hukukun üstünlüğü her anlamda üstün olsun istiyoruz. Tabi ki bunlarla beraber birinci sınıf bir demokrasi ve demokraside kalitenin en iyiye ulaşması. Bunları bugün sağlayamazsak 2023 Türkiye'si ancak bir hayal olacak." dedi. Bursa Valiliği ile Capital ve Ekonomist dergileri iş birliğiyle ikincisi düzenlenen ‘Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuşan Ali Babacan, “Türkiye olarak artık dünyanın her yerinde Muhtar Kent gibi başarılı profesyonellerimiz olmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye'de çok uluslu şirketlerde çalışmaya başlayan arkadaşlarımıza bakıyoruz bölge sorumlusu, Avrupa sorumlusu olmuş. Profesyonellerimizin artacağına inanıyorum. Sayın Kent bir rol modeldir.” diye konuştu. Çocukluğunda depodan şirkete mal taşıdığını ve ilerleyen yıllarda şirketin muhasebesini tuttuğunu anlatan Ali Babacan, Türkiye perspektifinden bakıldığında 'marka bir sözdür, iyi marka tutulmuş bir sözdür' lafını hatırlatarak, şunları söyledi: “Türkiye dünyada yükselen bir marka oldu ise burada Türkiye'nin tuttuğu sözlerin rolü çok büyüktür. Son 10 yılda Türkiye'nin ortaya koyduğu reformlar, AB sürecinde ortaya koyduğu performans, yapacağız dediğimizi yapmamız, söz verip tutmamız Türkiye'yi çok farklı bir noktaya getirdi. Bu altın üçgen de oluştu. Hükümet, iş dünyası ve sivil toplum. Ama sivil toplum ayağını biraz daha güçlendirmemiz gerekiyor. Derdi olan insanların daha çok bir araya gelip şevkle çalışması gerekiyor. Farklı farklı kuruluşlarımız var, ama bakıyorsunuz, garantili gelir kaynağı var, kanunla kurulmuş, vergi gibi geliri var ve belli kesimleri temsil ediyor. Doğrudur ama asıl önemlisi, herkesin kendi emeğinden bir şeyler kattığı ve bu benimdir dediği olmalıdır. Bunların Türkiye'de çok daha etkin olması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar biraz cebinden para koyacak, kendisinin olduğunu hissedecek ki çalışma şevki olsun. İnşallah o altın üçgeni, sivil toplum ayağını da güçlendirdiğimizde Türkiye farklı bir geleceği doğru ilerleyecektir.” Dünya’da son 5 -6 yıldır özellikle teknolojinin getirdiği yeniliklerin arttığına dikkat çeken Babacan, “İnternet üzerinden habercilik, Twitter, Facebook gibi imkanlar var. Artık insanlar yapılan haberi almıyor, elinde telefonu olan herkes haberci haline geldi. İnsanların söyleyecekleri var. Sürdürülebilir ve kalıcılık dünya ekonomisinin seyriyle alakalı. Son krizinde tetiklediği dünyadaki güç dengesinin hızla batından doğuya doğru kayıyor. Artık Asya, Afrika çok çok önemli olacak. Kuşkusuz Avrupa, Japonya, ABD'nin dünya ekonomisindeki payı önemli olmaya devam edecek ama göreceli güç kaymakta şu an.” diye konuştu. Dünyadaki krizin ilk safhasının finans sektörüyle başladığına vurgu yapan Babacan, şöyle devam etti: “Devlet imzasının gücü itibari şu an maalesef kriz öncesi gibi değil. Pek çok ülkede, özellikle Avrupa'da hükümetler, bu benim imzamdır dediğinde artık eskisi gibi itibar görmüyor. Güvenlik devlet yapısının üzerine kurulmuş bir finans sisteminden bahsediyoruz. Şu anda ABD merkez bankası bir fon kurmuş durumda, bankaların elindeki batak alacağı bankalara bırakmıyor, al parayı sen git diyor. Finansal kuruluşlar artık tamamen devletleştirilmiş durumda. Devlet, bir sorun yaşadığında 'ben artık bunları kontrolüme alıyorum korkmayın' diyor. Bu yüksek borç stokunun ne zaman düzene gireceğinin de artık hızla ortaya konulması gerekiyor. Ama yönetimle kongre arasındaki uyumsuzluk bu anlaşmayı getirebilmiş değil.” AVRUPA'DA LİDER AÇIĞI VAR Avrupa'da 27 ülkenin üye olduğu bir birlik ile 17 ülkenin üye olduğu tek para biriminin kullanıldığını dile getiren Ali Babacan, “Koalisyon hükümetleri ve azınlık hükümetleri... Hükümetler ile meclis arasındaki uyumsuzluklar... Popülist politikacılar... AB ülkelerinde bütçe açığı var ama bence de en önemli sorun siyasi liderlik açığı. Ülkem nasıl düzlüğe çıkar diye düşünen politikacı sayısı gerçekten çok az. Öyle şeyler söyleniyor ki içler acısı.” ifadelerini kullandı. Tüm bu ortamların ekonomik pek çok merkez bankasının trilyonlarca karşılıksız para bastığını hatırlatan Babacan, şunları kaydetti: "Aman bankalar batmasın, aman ekonomiye bir şey olmasın. Atılan adımların yanında öyle şeyler söyleniyor ki, siyasi tablo o kadar karmaşık ki, şirketler güven olmayınca yatırım kararlarını erteliyor. Finans sektörü güven olmayınca kredi konusunda daha tutuk davranıyor. Gelişmekte olan ülkelerin bazılarında da problemler var. Hindistan'daki ciddi kamu açıkları büyümeyi aşağı çekti. Brezilya'da büyüme durmuş durumda. Yüzde 0 mı yüzde 0,25 mi büyüyeceğiz diye düşünüyor. Çin'in kendine has durumu var. Şimdilik ekonomisi rayında giden bir ülke. Biz G-20 ülkesi olarak, G-20 dokümanlarına yazılmasını istediğimiz konulardan birisi gelişmiş ülkelerin da artık orta ve uzun vadeli programlarını belirlenmelidir. Diyeceksiniz vardır, maalesef yoktur. Avrupa'da özellikle yapısal reformlar büyük problem. Yeni nesilde heyecan, girişimcilik ruhu eskisi kadar yüksek değil.” "AB KONUSUNDA ISRARCIYIZ" ABD Başkanı Obama'nın güzel fikirleri bulunduğunu bildiren Babacan, şöyle devam etti: “Bizdekine benzer bir sağlık reformu yapmak istiyor engelliyorlar. Göç konusunda da bakalım neler yapacak. Problemler yaşandığında suçu dışarıda aramak kolay. Biz bu problemi yaşıyoruz çünkü bakın yabancılar var. Tipik Avrupalı politikacı söylemi. Bu birbirini besleyen bir sürece giriyor. İçlerine kapandıkça sıkıntı büyüyor, verimlilik düşüyor. AB bizim için önemli. AB önemli bir barış sürecidir. Ama unutulmasın ki birlik ortak ekonomik çıkarlar üzerine inşa edilmiş bir birlik. Ortak ekonomik çıkar zayıflayınca siyasi birliğin geleceği de tartışılır hale geliyor. AB’li dostlarımıza bunu çok sık hatırlatıyoruz. Temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, iyi işleyen bir demokrasi 27 ülkede iyi uygulanıyor. AB bir barış projesi fakat biz inanıyoruz ki Türkiye'de bir gün üye olduğunda bu bir küresel barış projesi haline gelecektir. Biz hala AB diyorsak, Türkiye'de bunu her zaman söylemek kolay değil. Türkiye'de de bunu eleştirenler oluyor. Ama hiçbir zaman AB hedefimizi kaybetmememiz lazım. Bakın bugün Ortadoğu'da ve pek çok ülkede dönüşüm süreci başladı. Bunun ana sebebi Türkiye olarak gösteriliyor. Nüfusunun önemli bir bölümü Müslüman olan bir ülke, demokrasi alanında önemli şeyler yapıyorsa, ekonomisi iyi gidiyorsa pek çok ülkenin gençleri soruyor, biz niye yapamıyoruz diye. Balkanlar'dan tutun Körfez'e kadar, Fas'a kadar sınırlar ortadan kalkacaktır. İnsanlar ürünler, enerji, finansman rahatça ülkeden ülkeye kalabilsin istiyoruz. Bunu gerçekleştirdiğimizde herkesin kazanacağı çok daha büyük bir coğrafya oluşacak dünyada. Biz inanıyoruz ki bu gerçekçi bir hedeftir.” "DİK DURDUK, İSRAİL ŞARTLARI YERİNE GETİRDİ, SURİYE'DE DE AYNISI OLACAK" Israrla ve inatla doğruyu savunmaya devam ettikten sonra pek çok konuda hedeflerine ulaşacaklarına inandığına işaret eden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Bakın Ortadoğu konusunda biz 3 yıl yerimizde dimdik durduk. Ne oldu en son İsrail geldi bizim 3 yıl önce söylediğimiz şartları yerine getirdi. Şimdi yeni bir dönem basamak basamak gelişecek. Umuyoruz ki bundan sonra İsrail sorunların değil, çözümlerin bir parçası olsun. Aynı duruşumuz Suriye için de geçerli olacak. Bu rejim eninde sonunda gidecek. Göreceksiniz, en son Katar'da yapılan Arap Ligi toplantısında Suriye tabelasının ardına muhalefeti temsil eden insan oturdu. Biz doğru noktada durduktan, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket ettikten sonra, insanı öne aldıktan sonra kaybedecek bir şey yok. Tabi bu bölge bizim tarihi kültürel bağlarımızın çok güçlü olduğu bir bölge. Bu bölgeye ekonomik destek de veriyoruz. Sadece Mısır'a 2 milyar dolar kredi açtık. Tunus, Libya, Yemen'e açtık. Bu ülkelerdeki ekonomik dönüşüm de siyasi dönüşüme paralel gelişecek.” şeklinde konuştu. Afrika'da büyükelçilik açmaya devam ettiklerini, Türk Hava Yolları’nın birçok ülkeye uçuş gerçekleştirdiğini dile getiren Babacan, “AB inadımız, ısrarımız devam ediyor ama 360 derece her yöne bakmamız gerekiyor. 360 derece ufkumuzu genişletmemiz gerekiyor.” dedi. İSTİHDAM ARTTI Türkiye’nin şu anda yükselen, bağış yapan bir ülke haline geldiğini ifade eden Babacan, “Geçen sene 1 milyar 300 milyon dolar dışarıya bağış yaptık. Krediler hariç. Türkiye bu vizyonu, bu hükümeti, bu iş dünyası ile el ele vererek son 10 yılda büyük başarı elde etti. Son 3 yılda, krizde dahi hızla büyüyen, istihdam üreten ve borcunu düşüren bir ülke oldu. 4 milyon 700 bin kişi istihdamımız arttı. ABD 3 milyon azaldı. Son bir yılda istihdamın artık yarısı kadınlardan oluşuyor. Biz hep uzun vadeye baktık. Hep uzun vadeli istikrara odaklandık. 2012'de çok enteresan bir politika uyguladık. 2010 ve 2011'de çok hızlı büyüdü Türkiye ama baktık ki iç tüketimde bir sıkıntı var. Biz 2012 yılında tüketici kredilerin artışında kısıtlama yaptık. AB'deki dostlarımıza söyleyince şaşırıyorlar, biz tüketimi artırmaya çalışıyor, siz kısıyorsunuz diye. Bugünü kurtarmak isterseniz kolay, muslukları açarsanız. Ama biz ihracat ağırlıklı bir büyüme gerçekleşti, yeniden bir dengeleme yaptık. Cari açık bir yılda 4 puan düşürerek yüzde 6 oldu. Enflasyondaki en düşük rakamı elde ettik. Türkiye'nin uluslararası borçlanmadaki faizleri çok düşük noktalara geldi.” diye konuştu. 2013'te yüzde 4’lük bir büyüme beklediklerine işaret eden Ali Babacan, şu görüşleri dile getirdi: “Önce üreteceğiz sonra tüketeceğiz. Yunanistan'da son on yıldır ürettiğinden sürekli daha fazla tüketen bir ülke. Kıbrıs Rum Kesimi aynı tablo. Önce üreteceksiniz, sonra tüketeceksiniz. Yatırım yapacaksınız, ihracat yapacaksınız sonra refah seviyenizi artıracaksınız. Kısa vadeli suni refah artışları daha sonraki dönemde çok büyük sıkıntılar getiriyor. Biz diyoruz ki önce bir hak edelim ondan sonra o refah seviyesine ulaşalım. 2013 yılı daha sağlam zeminde, geleceğe güvenle bakın. Yüzde 4 ki AB ülkelerine parmak ısırtan bir oran. AB ülkeleri bunu yüzde 4'ü bölüp de yarım yarım dağıtsa bayram yapacak. Bundan sonraki dönemde dışarıya daha fazla önem vermemiz gerekiyor, ihracat, ihracat, ihracat... Son bir yılda çok önemli bazı frenlemeler yaptık. Yeni bir Türk Ticaret Kanunu çıkarttık. Tarihi bir şeydir. Borçlar Kanunu'nu yeniden yaptık. Sermaye Piyasası Kanunu'nu yeniden yazdık. Bunların yanında finans mahkemeleri kuruyoruz. Bankacılıkta, sigortacılıkta sorun olduğunda ki biz finans merkezi olacağız diyoruz, onun için finans mahkemeleri kuruyoruz. Önümüzdeki dönemde enerjide dışa bağımlılığın azaltılması çok çok önemli bir konu. Petrol doğalgaz ithalatı makro dengelerimizi belli ölçüde kırılganlaştırıyor. Çalışanın hakkını tabi ki koruyacağız, ama burada ölçüyü kaçırdığınızda o memleketteki işsizlerin sayısını çoğaltıyorsunuz. Bununla ilgili hazırlıklarımız var. Eğitim ve yargı konusunda çalışmalarımız var.” ÇÖZÜM SÜRECİ OLMAZSA 2023 HAYAL Türkiye’nin önemli bir ekonomik transformasyon sürecinden geçtiğini hatırlatan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan sözlerini şöyle tamamladı: “Sayın Başbakanımızın liderliğinde başlattığı bu çözüm süreci Türkiye için tarihi öneme sahip. Buradaki yapılacaklar çok açık. Biz hep kardeşliği savunduk, milli birliği savunduk. Ortak idealler etrafında tüm nüfusu kucaklamayı savunduk. Bu konuda süreç içinde çok konuşmakta sürece sarar veriyor. Uzun açıklamalar yapmanın gereği yok. Zaten sorumluluk sahibi insanlar fazla bir şey söylemiyor, fiiliyatlar ortaya koyuyor. Biz temel değerlerimizin gereğini yapıyoruz aslında. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes evrensel standartlarla haklarını yaşasın istiyoruz. Özgürlükler noktasında dünyanın en ileri uygulamalarına kavuşsun istiyoruz. Hukukun üstünlüğü her anlamda üstün olsun istiyoruz. Tabi ki bunlarınla da beraber birinci sınıf bir demokrasi ve demokraside kalitenin en iyiye ulaşması, bunları bugün sağlayamazsak 2023 Türkiye'si ancak bir hayal olacak. Son 10 yıl önemliydi Türkiye'de. 2023'e kadar bu trendin devam etmesini istiyoruz. Şu an ki milli gelirin 2,5 katı bir milli gelir istiyoruz. Artık Türkiye'de herkes mücadelesini fikirlerle yapacak. Siyaset herkes için mücadele alancı olacak. İdeolojilerle mücadele olacak. Sivil toplum ve gerçek sivil inisiyatif gerçekten çok önemli.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.